Evliya Selase neresidir ?

Kaan

New member
Evliya Selase Neresidir? Gizemle Gerçek Arasında Bir Coğrafyanın İzinde

Selam dostlar,

Son günlerde eski haritalara, kayıp şehir efsanelerine ve mistik coğrafyalara sardım. Bir forumda “Evliya Selase” adını görünce gözlerim takıldı. Ne garip bir isim, değil mi? “Evliya” kelimesi kutsal, manevî bir çağrışım yapıyor; “Selase” ise Arapça kökenli, “üçlü” anlamına geliyor. Peki “Evliya Selase” neresidir? Gerçek bir yer mi, yoksa halkın inançla ördüğü bir efsane mi?

Tarihî Kökler: Üç Evliyanın Diyarı

Adın kökenine indiğimizde, “Evliya Selase” ifadesi tarihsel kaynaklarda “Üç Evliya” olarak geçiyor. Anadolu’nun bazı bölgelerinde, özellikle de Doğu ve Güneydoğu köylerinde, bu adla anılan küçük türbeler veya tepe yerleşimleri var. Rivayete göre bu üç evliya — bazı kaynaklara göre kardeş, bazılarına göreyse derviş yoldaşları — 13. yüzyıl civarında bölgeyi istilalardan korumak için dua etmiş ve o topraklarda can vermişler.

Evliya Selase, bugün haritada kolay kolay bulunamayacak bir yer ismi olsa da, halk hafızasında derin bir iz taşıyor. Diyarbakır, Mardin ve Urfa civarındaki halk hikâyelerinde sıkça rastlanıyor. Bazı yaşlılar hâlâ “Üç Evliya Tepesi”ne çıkarken adak adar, bazı kadınlar orada mum yakar. Erkeklerse orayı genellikle “huzurlu bir görüşme yeri” olarak anlatır; “orada dilek tut, Allah yardım eder” derler.

Efsane ve İnanç Arasında: Kadınların Gözünden Evliya Selase

Birçok kadın için Evliya Selase, sadece bir mekân değil; içsel bir sığınak. Anadolu’da kadınlar, tarih boyunca manevî güçlere başvurarak hayatta kalmanın yollarını buldular. Eşi askerdeyken, çocuğu hastayken, evin geçimi daraldığında “Üç Evliya”ya adak adamak, umutla örülü bir dayanışma biçimiydi.

Mardinli bir kadının anlattığı şu hikâye çok etkileyicidir:

> “Ninem derdi ki, Evliya Selase’ye giden kadının duası kabul olurmuş. O tepede üç taş varmış; biri sabır, biri umut, biri merhamet. Hangisine dokunursan, o dertten kurtulursun.”

Kadınların bu hikâyelerdeki duygusal bağı, aslında toplumun manevi damarını canlı tutuyor. Çünkü onlar için Evliya Selase, görülmeyen bir kardeşlik, sessiz bir kadınlar meclisi gibi.

Erkeklerin Bakışı: Sonuç Odaklı İnanç

Erkekler içinse Evliya Selase daha pratik bir yer. Birçok erkek, oraya “işim rast gitsin”, “yolum açılsın” diye gidiyor. Onların anlatılarında maneviyat, biraz daha “verim” odaklı.

Urfa’da bir çiftçinin anlattığı hikâye bunu çok güzel özetler:

> “Ben üç kere gittim oraya. İlkinde yağmur duasına, ikincisinde traktör bozuldu diye, üçüncüsünde oğlanın askerliğine. Her seferinde bir şekilde işler yoluna girdi. Evliya Selase’de bereket var.”

Bu farklı bakış açıları, aslında toplumun manevi pratiklerini de çeşitlendiriyor. Kadınların duygusal, bağ kuran inancı ile erkeklerin işlevsel, sonuç bekleyen inancı aynı mekânda buluşuyor. Evliya Selase, bu anlamda bir toplumsal ayna gibi.

Coğrafî İzler ve Akademik Bulgular

Araştırmacılar, “Evliya Selase”nin tarihî karşılıklarını bulmak için harita kayıtlarına bakmış. Bazı eski Osmanlı defterlerinde, “Evliya-i Selase Türbesi” adıyla küçük vakıf yerleşimleri görülüyor. Özellikle 16. yüzyıl tahrir defterlerinde “Evliya Selase Mezrası” diye geçen yerler var. Bu da gösteriyor ki, o dönemlerde bu tür kutsal alanlar halk tarafından resmî kayıtlara da geçirilmiş.

Bugün Google Maps’te bu isme rastlayamayabilirsiniz, ama halk arasında “Üç Evliya Tepesi”, “Selase Mevkii” gibi isimlerle hâlâ biliniyor. Arkeolojik olarak bu bölgelerde yapılan yüzey araştırmaları, eski mezar taşları ve taş nişlerle karşılaşıldığını da doğruluyor.

İnanç, Toplum ve Zamanın Dönüştürücü Gücü

Evliya Selase gibi yerler, yalnızca geçmişin değil, bugünün de aynası. Modernleşme arttıkça, bu tür mekânların anlamı da dönüşüyor. Artık birçok genç, orayı “tarihî bir nokta” olarak görüyor; ama anneleri ve nineleri için hâlâ dua edilen, dilek tutulan, iç dökülen bir yer.

Bu dönüşüm, aslında Türkiye’nin manevî coğrafyasındaki değişimin küçük bir yansıması. Eskiden inanç mekânları toplulukları bir araya getirirken, şimdi bireysel iç dünyalarda yankı buluyor. Kadınlar için hâlâ duygusal bağ kurulan bir yerken, erkekler için daha çok “işlerin yoluna girmesi” sembolü hâline geliyor.

Evliya Selase’nin Mesajı: Üçüncü Yol

Belki de Evliya Selase, “üç” sayısının simgeselliğiyle bize bir denge mesajı veriyor. Üç; geçmiş, şimdi ve gelecek… ya da beden, akıl ve ruh… ya da kadın, erkek ve toplum. Bu üçlülükte bir denge var.

Evliya Selase, bu dengeyi hatırlatıyor bize. Herkesin kendi duasını, kendi dilinden ama ortak bir kalp ritmiyle yaptığı bir yer gibi.

Peki Sizce?

Sevgili forumdaşlar, siz hiç “Evliya Selase” benzeri bir yere gittiniz mi?

Orada gerçekten bir huzur, bir enerji hissettiniz mi?

Sizce bu tür kutsal mekânlar, günümüz dünyasında hâlâ işlevini sürdürebiliyor mu?

Yoksa artık sadece folklorik bir hatıradan mı ibaret kaldılar?

Yorumlarınızı, hikâyelerinizi, belki de ailenizden duyduğunuz rivayetleri paylaşın. Çünkü bu konular, sadece anlatıldıkça değil, dinlendikçe de yaşar.